2011 Oscarları için konuşulan filmlerden biri The Ides of March. Ama nedense bende pek de oscar için yarışabilecek bir film hissiyatı uyandırmadı. Senaryonun çok hızlı geçtiği yerler vardı, stajyer kızın hikayesi zayıftı, en sevdiğim aktörlerden Philip Seymour Hoffman'ın canlandırdığı karakter de aşırı klişeydi bana kalırsa. Filmde oyunculuk adına Ryan Gosling'in çok iyi bir performans sergilediğini söyleyebilirim. Bir de filmin siyasi entrikaları ele alış biçimini sevdiğimi belirtmem gerek. Siyasilerin beyin takımlarının rekabeti ve hileleri; aralarındaki kuşak farkının yarattığı farklılıklar perdede izlemesi keyifli çatışmalar doguruyordu. Filmde pek çok sahnede dikkatimi çeken bir unsur da yüzleşmelerin gerçekleştiği sahnelerde ışığın kullanımıydı. Yüzlerin yarısını aydınlatan ışıklar bu işin içindeki herkesin ikiyüzlülüğünü vurgular cinstendi.
ryan gosling'i hiç ama hiç sevmediğimden bu filmi izleyemeyeceğim sanırım ;) ama bahsettiklerine bakarsak george clooney'nin yönetmenliği fena değilmiş.
YanıtlaSilBloggerlar anlaşmış gibi bu film söz konusu olunca. Herkes beğenmiş! Blogunuzda olumsuz yorum görünce rahatladım, yalnız değilim diyerek. Ben de yavan buldum filmi ve hatta anlattım:
YanıtlaSilhttp://benyazarsamolur.blogspot.com/2011/12/ides-of-march.html